bugün
- sözlük yazarlarının pankekleri11
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- fenerbahçe9
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı10
- patiswiss15
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi11
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- sinemaların batma aşamasına gelmesi15
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı33
- stanleywhite10
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı9
- junkman8
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek8
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü19
- siklememenin getirdiği huzur9
- anın görüntüsü19
- icardi190511
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması8
- sivasspor'a verilen penaltı18
- yazarların en rum özelliği11
- bülent uygun9
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington21
- nihavend longa19
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar9
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- binali yıldırım'ın servet15
- mersinden kıbrısa yüzmek12
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı9
- sözlükte fake alacak kadar ezik olmak8
- güzel kızların size abi demeye başlaması11
- arda güler9
- türk kızlarının zenci sevdası13
- susmayan durmayan israile gemi ticareti8
- bir insan sizi ne kadar kırabilir13
- şu anda çalan şarkı11
- sevgili kendim12
- afrika ülkeleri ve türkiyedeki enflasyon oranları29
- abberline tarzı saçma sapan başlıklar açmak8
- icardinin bir haftada 600 üzeri entry girmesi8
- ekşi sözlük20
- türk kızlarının beğendiği erkek tipi16
- bir kadına yaklaşıp adres sormak9
- 21 nisan 2024 real madrid barcelona maçı19
- ona bir şey söyle12
- 21 nisan 2024 galatasaray pendikspor maçı11
sevdiği entry'ler
Ben Berat desem 20 kişi tanır, ben Mastor desem 200 kişi tanır internet âleminde, benim için sorun yok, efkârlı da bana pek uygun. Kimse gülmez.
Geri zekâsız, acizin tekiyim.
Ancak bu kimseyi ilgilendirmez. Kendimi kandırabildiğim sürece sorun yok.
Ancak bu kimseyi ilgilendirmez. Kendimi kandırabildiğim sürece sorun yok.
Prof. Dr. ilber Ortaylı' ya ait olan 2019 senesinde yayımlanmış kitap. Kitabın ismi "hayat üzerine tavsiye ve görüşler" veya benzeri anlam taşıyacak bir başlık olsa daha doğru olurdu kanısındayım; çünkü dünya üzerinde kimse kimseyle birebir aynı ömrü yaşayamaz evli insanlar bile, arada mutlaka farklılıklar olacaktır, bir insan sadece kendi gölgesiyle aynı şeyleri yaşayabilir çünkü sadece gölgesi hep onunla gelir. yani kısacası bir ömür kesin olarak şöyle yaşanmalıdır diyemeyiz hiçbir şey için, insanlar farklı imkanlara, farklı koşullara ve farklı niteliklere sahipler. haliyle bu kitapta yer alan unsurlar; gezilmesi gereken şehirler/yerler, izlenmesi gereken filmler, dinlenmesi gereken müzikler vb. şeklinde belirtilen görüşler mutlak yapılması gereken kaideler olarak düşünülmemeli zaten buna da imkan yok. insanların fikirlerinden yararlanabilirsiniz bu iyi bir şeydir elbette ama herkesin ilgi alanı, vakti ve yaşamsal koşulları farklıdır, mantıklı olan kendi hayatınızı göz önünde bulundurarak yapılması imkan dahilinde olan yararlı şeyleri tercih edip, kendinizi tanıyarak, hayatı keşfederek, varlık amacınızı hissederek kendi hayat hikayenizi oluşturmaya çabalamaktır şayet böyle yaparsanız ömrünüzü de güzel, anlamlı ve mutlu biçimde geçirebilirsiniz. Evet kendi yaşadığı hayata ve tecrübelere dayanarak tavsiyeler verebilir insanlar bunlardan da faydalanmak gerekir muhakkak fakat bu kitapta bahsedilenleri herkesin mutlaka yapması gereken şeyler olarak görmeyin, illa orada yazılan şehirlere veya yerlere gitmek, illa orada belirtilen müzikleri dinlemek veya filmleri izlemek zorunda değilsiniz, Başka aktivitelerde bulunup başka şeyler hissedebilir, başka bakış açıları, başka beğeniler edinebilirsiniz, bu kişiden kişiye değişecek bir olgudur.
Kitabın içeriğinden bahsedecek olursam, bazı bölümler biraz sıkıcı geldi okurken ve içinde katılmadığım farklı görüşte olduğum yerler vardı ama genel anlamda şahsen ben okunabilecek güzel bir kitap olduğunu düşünüyorum, içerisinde size katkı sağlayacak yararlı bilgiler var ve bazı sayfalarında sahiden de önemli ve ince tespitler yer alıyor, kurşun kalemle işaret koyduğum ve sayfasını not ettiğim birçok kısım mevcut. Hatta şimdiye dek okuduğum en şahane tespitlerden birisine bu kitapta rastladım diyebilirim:
görsel
"Ama iyi düşünmek için esasen yalnız kalmak gerekir. Bu temel şarttır, yalnız kalmayı bilmek gerekir. Yalnız kalmayı bilmeyen milletlerden fazla bir şey çıkmaz. Mesela iyi bir düşünür çıkmaz.
Maalesef biz Türklerin böyle bir kabiliyeti yok, bu yüzden de bizden iyi düşünür pek çıkmıyor. Aptal olduğumuz için mi? Estağfurullah. Ama şu var; Türk yalnız kalamaz, milletimizde böyle bir huy yoktur. Beraber ders çalışır, beraber yazı yazar, beraber gezmeye gider, beraber aylaklık eder. Türkler sinemaya bile tek gitmez; yalnız kalmayı bilmez, sevmez. Yalnız olmamanın getirdiği garantiye, yani tehlikeden uzak yaşamanın konforuna güvenir. Ama işte bu garanti de yaratıcılığı sakatlar, iş çıkarma kabiliyetini azaltır.
Yalnız kalamayan insanın düşünce ve gözleme kabiliyeti yarım oluyor. Bu yüzden ben insanlara yalnız kalmayı öğrenmelerini öneriyorum. Yalnız kalmayı bilmek iyidir, önemlidir; Türkiye gibi bir yerde avantajdır. Zira evlilik müessesesi bile bizde yalnız kalmamak üzerine kurulmuştur. Halkımız evliliğin gerçek mahiyetini anlamaz. Evlenince, kumrular gibi dip dibe oturmaları gerektiğini zanneder. Öyle şey olur mu? Biraz da birbirinden ayrı duracaksın. Nefes alacak, aldıracaksın. Evlilik sürekli dip dibe duracak, yan yana yürüyecek bir şey değildir. Çok açık ki bunun da artık anlaşılması lazım. "
(74. Sayfa).
Yani özet olarak; kişi yalnız başına düşünmeye fırsat oluşturmadığı, kendi kendine vakit geçirebilme alışkanlığı edinmediği, devamlı başka insanlara ve çevrenin tesirine maruz kaldığı müddetçe bilgisini, zekasını, görgüsünü ve gözlem yeteneğini artıramaz, aynı zamanda da bakış açısını, ruhunu gerçek anlamda yükseltemez, iç dünyasını yaşayamaz ve hayatı keşfedemez bu yüzden insan sık sık kendisi ile başbaşa kalmalıdır, şeklinde bir görüş ortaya koymuş ya da ben kendi fikrimce öyle değerlendirdim diyebilirim. Evet ülkemizde günümüz toplumunun özellikle de şimdiki gençlerin çok büyük kısmı gerçekten de bu tanıma uyuyor çoğu henüz bu önemli olguyu idrak edebilmiş değil çünkü öyle olsalar bu şekilde davranmazlardı. şimdiye kadarki yaşantımda özellikle son on senedir her yerde gözlemlediğim bir durum bu, hemen hemen çoğu genç insan her şeyi beraber topluca yapmak, sürekli birbirleriyle takılmak muhabbet etmek, devamlı birbirleriyle içli dışlı olmak ve eğlenmek zorunda olduklarını zannediyorlar, ne yalnız kalma kültürü ne de derin düşünme farkındalığı var birçoğunda. çoğu kendini yararsız, alçaltıcı, sığ şeylerle oyalıyor ve beyinlerini gerçek anlamda kullanmaya fırsat vermiyorlar bunun için de fikirleri, ruhları, bakış açıları gelişemiyor yükselemiyor; hayattaki birçok incelikleri, gizemleri ve derinlikleri keşfetmeye fırsat bulamadıkları gibi çoğu şeyi de kaçırıyorlar ve bunun farkında olmadıkları için belki de daima sığ, mutaassıp bir yaşantı sürerek o şekilde göçüp gidecekler. insanlar kendi hayatlarındaki bu "yalnız kalamayış" noksanlığından ve yanlışından rahatsız değillerse ve bu gaileyi düzeltmek için çaba göstermiyorlarsa bir ömrü boşa heba edecekler demektir. aslında bu vaziyet kişisel bir fenalıkla sınırlı değil sadece ülkenin geleceğini de etkiliyor, durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor toplum olarak bize. Türkiye' de büyük fikirlerin, büyük yaratıcılıkların ve başarıların oluşmasına muarız olan en büyük engel işte insanlarımızdaki bu "yalnız kalamayış" hastalığı aslında, bu durumun ülkemizin kalkınmasının önündeki en önemli handikaplardan ve problemlerden birisi olduğunu fark etmek için dahi olmaya gerek bunu biraz beyin fırtınası yapan herkes görebilir. insanlar bu büyük felaketin ve yozlaşmanın farkına ne kadar erken varır ve bilinçlenirlerse o kadar iyi; çünkü bu mesele hem kendileri için, hem onlarla aynı sosyal alanlarda aynı ortamlarda bulunmak durumunda olan bizler için, hem de bu ülkenin geleceği için hayati bir önem taşıyor.
Eğer elinizde çok iddialı veya mutlaka okumam gerek dediğiniz türden öğretici eserler yoksa öncelik olarak bu kitabı okuyabilirsiniz satın alıp. içerisinde bakış açınıza katkısı olacak ince tespitlerin ve istifade edilebilecek yararlı fikirlerin yer aldığını düşünüyorum ben...
Kitabın içeriğinden bahsedecek olursam, bazı bölümler biraz sıkıcı geldi okurken ve içinde katılmadığım farklı görüşte olduğum yerler vardı ama genel anlamda şahsen ben okunabilecek güzel bir kitap olduğunu düşünüyorum, içerisinde size katkı sağlayacak yararlı bilgiler var ve bazı sayfalarında sahiden de önemli ve ince tespitler yer alıyor, kurşun kalemle işaret koyduğum ve sayfasını not ettiğim birçok kısım mevcut. Hatta şimdiye dek okuduğum en şahane tespitlerden birisine bu kitapta rastladım diyebilirim:
görsel
"Ama iyi düşünmek için esasen yalnız kalmak gerekir. Bu temel şarttır, yalnız kalmayı bilmek gerekir. Yalnız kalmayı bilmeyen milletlerden fazla bir şey çıkmaz. Mesela iyi bir düşünür çıkmaz.
Maalesef biz Türklerin böyle bir kabiliyeti yok, bu yüzden de bizden iyi düşünür pek çıkmıyor. Aptal olduğumuz için mi? Estağfurullah. Ama şu var; Türk yalnız kalamaz, milletimizde böyle bir huy yoktur. Beraber ders çalışır, beraber yazı yazar, beraber gezmeye gider, beraber aylaklık eder. Türkler sinemaya bile tek gitmez; yalnız kalmayı bilmez, sevmez. Yalnız olmamanın getirdiği garantiye, yani tehlikeden uzak yaşamanın konforuna güvenir. Ama işte bu garanti de yaratıcılığı sakatlar, iş çıkarma kabiliyetini azaltır.
Yalnız kalamayan insanın düşünce ve gözleme kabiliyeti yarım oluyor. Bu yüzden ben insanlara yalnız kalmayı öğrenmelerini öneriyorum. Yalnız kalmayı bilmek iyidir, önemlidir; Türkiye gibi bir yerde avantajdır. Zira evlilik müessesesi bile bizde yalnız kalmamak üzerine kurulmuştur. Halkımız evliliğin gerçek mahiyetini anlamaz. Evlenince, kumrular gibi dip dibe oturmaları gerektiğini zanneder. Öyle şey olur mu? Biraz da birbirinden ayrı duracaksın. Nefes alacak, aldıracaksın. Evlilik sürekli dip dibe duracak, yan yana yürüyecek bir şey değildir. Çok açık ki bunun da artık anlaşılması lazım. "
(74. Sayfa).
Yani özet olarak; kişi yalnız başına düşünmeye fırsat oluşturmadığı, kendi kendine vakit geçirebilme alışkanlığı edinmediği, devamlı başka insanlara ve çevrenin tesirine maruz kaldığı müddetçe bilgisini, zekasını, görgüsünü ve gözlem yeteneğini artıramaz, aynı zamanda da bakış açısını, ruhunu gerçek anlamda yükseltemez, iç dünyasını yaşayamaz ve hayatı keşfedemez bu yüzden insan sık sık kendisi ile başbaşa kalmalıdır, şeklinde bir görüş ortaya koymuş ya da ben kendi fikrimce öyle değerlendirdim diyebilirim. Evet ülkemizde günümüz toplumunun özellikle de şimdiki gençlerin çok büyük kısmı gerçekten de bu tanıma uyuyor çoğu henüz bu önemli olguyu idrak edebilmiş değil çünkü öyle olsalar bu şekilde davranmazlardı. şimdiye kadarki yaşantımda özellikle son on senedir her yerde gözlemlediğim bir durum bu, hemen hemen çoğu genç insan her şeyi beraber topluca yapmak, sürekli birbirleriyle takılmak muhabbet etmek, devamlı birbirleriyle içli dışlı olmak ve eğlenmek zorunda olduklarını zannediyorlar, ne yalnız kalma kültürü ne de derin düşünme farkındalığı var birçoğunda. çoğu kendini yararsız, alçaltıcı, sığ şeylerle oyalıyor ve beyinlerini gerçek anlamda kullanmaya fırsat vermiyorlar bunun için de fikirleri, ruhları, bakış açıları gelişemiyor yükselemiyor; hayattaki birçok incelikleri, gizemleri ve derinlikleri keşfetmeye fırsat bulamadıkları gibi çoğu şeyi de kaçırıyorlar ve bunun farkında olmadıkları için belki de daima sığ, mutaassıp bir yaşantı sürerek o şekilde göçüp gidecekler. insanlar kendi hayatlarındaki bu "yalnız kalamayış" noksanlığından ve yanlışından rahatsız değillerse ve bu gaileyi düzeltmek için çaba göstermiyorlarsa bir ömrü boşa heba edecekler demektir. aslında bu vaziyet kişisel bir fenalıkla sınırlı değil sadece ülkenin geleceğini de etkiliyor, durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor toplum olarak bize. Türkiye' de büyük fikirlerin, büyük yaratıcılıkların ve başarıların oluşmasına muarız olan en büyük engel işte insanlarımızdaki bu "yalnız kalamayış" hastalığı aslında, bu durumun ülkemizin kalkınmasının önündeki en önemli handikaplardan ve problemlerden birisi olduğunu fark etmek için dahi olmaya gerek bunu biraz beyin fırtınası yapan herkes görebilir. insanlar bu büyük felaketin ve yozlaşmanın farkına ne kadar erken varır ve bilinçlenirlerse o kadar iyi; çünkü bu mesele hem kendileri için, hem onlarla aynı sosyal alanlarda aynı ortamlarda bulunmak durumunda olan bizler için, hem de bu ülkenin geleceği için hayati bir önem taşıyor.
Eğer elinizde çok iddialı veya mutlaka okumam gerek dediğiniz türden öğretici eserler yoksa öncelik olarak bu kitabı okuyabilirsiniz satın alıp. içerisinde bakış açınıza katkısı olacak ince tespitlerin ve istifade edilebilecek yararlı fikirlerin yer aldığını düşünüyorum ben...
Tartışmaya girerseniz ekmek bıçağıyla dalabilirler. Onun için ekonomi çok iyi dayı diyerek gönlünü alın belki döner falan ısmarlarlar.*
Ne zaman bu yazarın nickini görsem şu el ele el lale diye bir kız var ya o geliyor.*
https://youtu.be/o7jKzGxLRZI
https://youtu.be/o7jKzGxLRZI
yastık önemlidir.
sessiz ve karanlık bir yer de olsa, yastığım yoksa sittin uyuyamam.
otele yastığıyla giden yazar itirafı.
sessiz ve karanlık bir yer de olsa, yastığım yoksa sittin uyuyamam.
otele yastığıyla giden yazar itirafı.
Etnik giyim candır.
görsel
görsel
halk ekmek bu fiyata satıyorsa fırında en az 2.25-2.75 olur.
o zaman da bu "oyun böyük yeğen"cilerin hepsini görün halk ekmek kuyruğunda.
Edit: normal satışta 4 tly miş. Gider o fiyattan alırsınız artık.
o zaman da bu "oyun böyük yeğen"cilerin hepsini görün halk ekmek kuyruğunda.
Edit: normal satışta 4 tly miş. Gider o fiyattan alırsınız artık.
Boş bir zat.
Harika bir şarkıdır.
ciddi ciddi var olan erkektir. sanırım yeni nesil artık böyle. bugün bir arkadaşın olayından kulağıma geldi. adam kız arkadaşından yol parası istiyor. ve lazım olur sen yine bir 50 daha at diyor. bu nasıl erkektir. bilen beri gelsin.
Türkçü nicke sahip bir kürt ün olmayan aklınca yaptığı tespit. Gelip gidip aynı tür başlığı açıyor, yazık bu amipe.
Çok güzel bir konuya değindin sayın yazar. 26 yaşındayım kendimi bildim bileli bizim evimiz kiradır. Babam emekli oldu hep beraber elimizi taşın altına koyduk aldık istanbuldan kendimize bir ev 2 ay önce. He öyle rezidans falanda değil mahallelerden birinde sıfır bi daire aldık. Bak şimdi ben 1 sene sonra evlilik planları kuruyorum çıkıp gidicem o evden kiraya oturucam yine babam oturucak ölene kadar. Ama o kadar zevkli ki o kadar değerki 26 sene sonra babanın kiradan kurtulduğunu görmek. O adamın hevesini görmek o evde. Sen hayatı çok yanlış anlamışsın benden söylemesi. Bazılarımız şanslı doğar yaşı geldiği zaman kapının önünde doğum günü hediyesi arabasının anahtarını babası uzatır şu adreste yeni dairen var yeni arabanla bi git bak bakalım der. Bak ben şu anki mutluluğu o zenginliğe değişmem anlatabiliyomuyum?
kuyruk yagına cevap neden göt kılı.
Aynı benım kayınpeder şerefsizim. Bende hatunla su an evlilik aşamasında gibiyim aileler tanışıcak falan filan. Babasının kesin kararı varmış kürt istemiyo. Zaten bende kürt değilim. Neyse buradan ışıklı köyündeki pinti şerefsiz teyzeme selamlar.